Karanlık Mod
19-05-2024
Logo
Ders-14: Mevlidi Nebi Hakkında Vaaz
   
 
 
Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla  
 

Alemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun. Salat ve selam, sadık ve emin  Efendimiz Muhammed’e  (s.a.v.) olsun. Allahım, senin bize öğrettiğinden başka ilmimiz yoktur. Sen her şeyi hakkıyla bilensin, hakimsin. Allahım, bize fayda verecek şeyleri bize öğret. Bizi, öğrettiklerinden nasiplendir, ilmimizi arttır. Hakkı hak olarak görüp ona uymamızı, batılı da batıl olarak görüp ondan sakınmamızı nasip et. Bizi, sözü işitip en güzeline uyanlardan eyle. Rahmetinle bizi salih kulların arasına kat.

Rasul’ün (s.a.v.) Hayatını Bilmek Bütün Müslümanlara Farz-ı Ayndır:


Değerli kardeşlerim; bayramınız mübarek olsun. Mevlid-i Nebi’nin yıldönümüne yaklaştık. Dün hutbede, mevlid-i şerifi kutlamanın iki yönü olduğunu söylemiştim; birinci yönü şu; eğer Allah Rasulü (s.a.v.)’i tanımak istersen bu, dinin özündendir. Kavli sünnetini bilmek istediğinde ise bu, farz-ı ayndır. Öğle namazını niçin kılıyorsun? Çünkü namaz farz. Allah Rasulü (s.a.v.)’in kavli sünnetini bilmenin de namaz, oruç, hac ve zekat gibi farz-ı ayn olduğu hiç aklına geliyor mu? İşte size delili: Farzın ancak kendisiyle tamamlandığı şey farzdır. Sünnetin ancak kendisiyle tamamlandığı şey sünnettir. Vacibin de ancak kendisiyle tamamlandığı şey vaciptir. (Örneğin) abdest farzdır. Çünkü namaz ancak abdestle tamamlanır. Allah Teala şöyle buyuruyor:

﴿ وَمَا آتَاكُمْ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَمَا نَهَاكُمْ عَنْهُ فَانْتَهُوا وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ﴾

 

[سورة الحشر: 7]

 

( Peygamber size ne verdiyse onu alın, neyi de size yasak ettiyse ondan vazgeçin. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah’ın azabı çetindir. )

 

( Haşr Suresi/7) 


Neyi verip neyi yasak ettiğini bilmezseniz nasıl verdiğini alıp yasak ettiğinden vazgeçebilirsiniz? Allah Rasulü (s.a.v.)’in doğum gününün kutlanması şu andan başlayıp hayatın sonuna kadar devam eder. Hakikatlerin birikmesi için ilmi her gün istemen gerekir. Nebi (s.a.v.)’in hayatını bilmek namaz gibi farz-ı ayndır. Delili: “Vacibin ancak kendisiyle tamamlandığı şey vaciptir” (hükmüdür). Allah Teala şöyle buyuruyor:

﴿ لَقَدْ كَانَ لَكُمْ فِي رَسُولِ اللَّهِ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِمَنْ كَانَ يَرْجُو اللَّهَ وَالْيَوْمَ الْآخِرَ وَذَكَرَ اللَّهَ كَثِيرًا﴾

 

[سورة الأحزاب: 21]

 

( Andolsun, Allah’ın Rasulü’nde sizin için; Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çokça zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır. )

 

( Ahzab Suresi/21)


Hayatını; evinde, ailesiyle, çocuklarıyla, komşularıyla, arkadaşlarıyla nasıldı? Düşmanlarıyla nasıldı? Yerleşik hayatında, yolculuğunda nasıldı? Barışında, savaşında nasıldı? Hüznünde, sevincinde nasıldı bilmezsek Nebi (s.a.v.) nasıl güzel bir örnek olur? Kesin bir şekilde bilmeliyiz ki Nebi (s.a.v.)’in sözlü ve fiili sünnetini bilmek her müslümana farz-ı ayndır. 

Çocuklara Allah Rasulü (s.a.v.)’i Sevmeyi Öğretmek:


Bir şey daha var: Allah Teala şöyle buyuruyor:

﴿ وَكُلًّا نَقُصُّ عَلَيْكَ مِنْ أَنْبَاءِ الرُّسُلِ مَا نُثَبِّتُ بِهِ فُؤَادَكَ وَجَاءَكَ فِي هَذِهِ الْحَقُّ وَمَوْعِظَةٌ وَذِكْرَى لِلْمُؤْمِنِينَ﴾

 

[سورة هود: 120]

 

( (Ey Muhammed!) Peygamberlerin haberlerinden, kendileriyle senin kalbini pekiştirdiğimiz her bir haberi sana aktarıyoruz. Bunlarda, sana hak, müminlere de bir öğüt ve hatırlatma gelmiştir. )

 

( Hud Suresi/120)


Yaratılmışların Efendisi, Hakk’ın sevgilisi Nebi (s.a.v.)’e kendi dışındaki bir peygamberin hayatı okunduğunda kalbi daha çok sağlamlaşıyorsa eksik olan bir mümin, yaratılmışların, nebi ve peygamberlerin Efendisi (s.a.v.)’ni dinlediğinde nasıl hisseder? Nebi (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Çocuklarınızı üç haslet üzerine terbiye ediniz: Peygamberinizin sevgisi, ehlibeytinin sevgisi, Kur’an okuma sevgisi…” senin otoritenle çocuğun terbiyesi “Ey oğulcuğum Allah Rasulü’nü sev” demekle mi olur? Bu anlamsız bir sözdür. O’nu sevmesi için ona Allah Rasulü (s.a.v.)’den bahsetmen, Allah Rasulü (s.a.v.)’in ahlakını, görünüş özelliklerini, tutum ve davranışlarını okuman gerekir. İnsan üç şeyi sever; güzellik, olgunluk ve iyilik yani ihsan. Sana vereni seversin. Tam anlamıyla kusursuz olan kimsenin yetkinliğinden bir şey elde etsen de etmesen de onu seversin. İyiliği seversin, güzeli seversin.

Gözlerim senden güzelini hiç görmedi, kadınlar senden daha kusursuzunu doğurmadı
Her kusurdan arındırılmış yaratıldın, istediğin gibi yaratılmış gibi

 

Rasulullah’ın ve Ashabının Ahlakı:


Değerli kardeşlerim; sapıkların ve zalimlerin hayatından bahsettiğimizde kalp bulanıklaşır. Allah Rasulü (s.a.v.)’nden; mutlak olgunluktan, değerli ashabından bahset. Hz. Ebu Bekir es-Sıddık’ın yaşlı komşuları vardı. Onların koyunlarını sağıyordu. Müslümanların halifesi olunca artık bu hizmet devam etmeyeceği için büyük bir hüzün içinde durum kendilerine haber verildi. Hilafeti teslim aldığı ilk günün sabahı bu yaşlılardan birinin kapısı çalındı. Yaşlı kadın kızına kapıyı açmasını söyledi. Kız kapıyı açınca: “Kapıyı çalan kim yavrucuğum?” diye sordu. Kız: “Koyun sağıcısı geldi anneciğim” diye cevap verdi. Sıddık efendimiz, koyun sağıcısı. Şu alçakgönüllülüğü, merhameti, olgunluğu, doğruluğu, ihsanı bir dinleyin. “Binek üzerindeki her üç kişi…” Ordu komutanı, devlet başkanı, bu ümmetin peygamberi, yaratılmışların efendisi, Hakk’ın sevgilisi Nebi (s.a.v.) (bir yolculukta) bir bineğe binmişti. İki sahabi de onunla birlikte yürüyordu. Yürüme sırası Hz. Peygamber (s.a.v.)’e gelince binmeye devam etmesi için O’na yalvardılar. Bunun üzerine Allah Rasulü (s.a.v.): “Ne siz benden daha fazla yaya yürüyebilirsiniz, ne de ben sizden daha az sevaba muhtacım.” buyurdular. Allah Rasulü (s.a.v.) bu. Bir defasında bir yolculuktaydılar. Bir koyun pişirmek istediler. İçlerinden biri: “Ben koyun kesme işini üstleniyorum.” dedi. Diğeri: “Derisini yüzme işini ben üstleniyorum.” dedi. Bir diğeri de: “pişirme işi benim” dedi. Efendimiz (s.a.v.): “Ben de size odun toplayacağım.” buyurdular. – En zor işi seçmişti.- Orada bulunan sahabiler: “Ya Rasulallah! Biz sana yeteriz.” dediler. Allah Rasulü (s.a.v.) şöyle cevap verdi: “Sizin bu işi yapacağınızı biliyorum. Ancak Allah, kendisi için bir ayrıcalık düşüneni sevmez.” Bir eşin varsa ve sana karşı bir hata işlemişse onu boşarsın. Bir gün Hz. Aişe’ye Efendimiz’in eşlerinden, Safiye’den bir tabak yemek geldi. Hz. Aişe kıskançlığa kapılarak Hz. Peygamber (s.a.v.)’in önünde tabağı tutup yere attı ve onu kırdı. Peki Nebi (s.a.v.) ne yaptı? Tabağın kırıklarını topladı ve: “Anneniz kızdı, anneniz kızdı.” de(mekle yetindi). Hz.  Peygamber (s.a.v.) evinde böyleydi. (Bir defasında) Bir hizmetçiyi bir iş için gönderdi. Hizmetçi gecikti. Öyle ki Efendimiz (s.a.v.) sinirlendi. Dönünce ona şöyle dedi: “Vallahi eğer kısas korkum olmasa şu misvakla canını acıtırdım.” Merhamet ve insaf… Ensar açık açık Efendimiz (s.a.v.)’e kızgın ve kırgın olduklarını ilan etmişlerdi. Liderleri Sad b. Ubade gelerek: “ Ey Allah’ın Rasulü, kavmimin sana karşı içinde bir kızgınlık var.” dedi. Efendimiz (s.a.v.): “Niçin?” diye sorunca: “Çünkü insanlara dağıttıklarından Ensara bir pay vermedin” diye cevap verdi. Efendimiz (s.a.v.): “Ey Sad, sen bu meselenin neresindesin?” diye sorunca Sad: “Ben kavmimin yanındayım.” diye karşılık verdi. Bunun üzerine Allah Rasulü: “Bana kavmini topla” buyurdular. Şimdi; Nebi (s.a.v.) Huneyn’den sonra kuvvetin en üst seviyesindeydi. Mekke’yi fethetmişti. Arap Yarımadası bir uçtan öbür uca O’na boyun eğmişti. Son savaş Huneyn Savaşıydı ve onda da galip gelip ganimetleri dağıtmış, yarımadadaki en zengin adam olmuştu. Mekke’de parıldayan binlerce kılıç O’na bakıyordu. Buna rağmen dedi ki: “(Ey Kureyşliler) Şimdi benim sizin hakkınızda ne yapacağımı sanırsınız?” Dediler ki: “Sen kerem ve iyilik sahibi bir kardeşsin. Kerem ve iyilik sahibi bir kardeş oğlusun.” Allah Rasulü: “Haydi gidiniz, artık serbestsiniz.” buyurdular. Ebu Süfyan Efendimiz (s.a.v.)’e şöyle diyordu: “Ey kardeşimin oğlu! Ne akıllı, ne hikmetli, ne uzlaşmacı, ne merhametlisin.”   Ensarı toplayıp onlara şöyle demişti: “Sizin hakkınızda bana bir söz ulaştı. Çok basit bir dünya malı yüzünden mi bana gücendiniz? Ey Ensar topluluğu! Ben o mallarla insanların kalplerini İslam’a ısındırmak istedim. Sizin İslamınıza da vekil olmuştum. Şimdi bir düşünün, Allah Rasulü (s.a.v.) ne diyor? Onların varlığını ortadan kaldırıp onları öldürebilirdi. “Onlar münafıktır” diyerek saygınlıklarını yok edebilirdi ve iş biterdi. Kendi menfaatine onları azarlayabilir ya da onları göz ardı edebilirdi. (Ancak) Ne yaptı? Ensarın kendisine olan iyiliklerini hatırlattı ve onlara şöyle dedi: “Ey Ensar topluluğu! Şöyle deseydiniz sizi doğrulardım: Bize yalanlanmış olarak geldin, seni tasdik ettik. Yurdundan atılmış olarak geldin sana kucak açtık. Horlanmış olarak geldin, sana yardım ettik – Kendisine olan iyiliklerini hatırlattı-. Ey Ensar topluluğu! Siz yolunuzu şaşırmış kimselerdiniz de Allah sizi benim sayemde hidayete erdirmedi mi? Fakirdiniz de Allah sizi zenginleştirmedi mi? Siz birbirinizle mücadele eden bir kavimdiniz de Allah kalplerinizi birleştirmedi mi? İnsanlar deve ve davarlarla giderken siz, Allah Rasulü ile evlerinize dönmeye razı değil misiniz? – Çünkü Mekke’yi; yurdunu fethedince Ensar: “Kalman makul mü ya Rasulallah!” demişti. Bunu üzerine Allah Rasulü (s.a.v.): “Ben sizin söylediğiniz şeyden Allah’a sığınırım! Bilin ki, benim hayatım sizin hayatınızla, ölümüm de sizin ölümünüzledir.” buyurdular. Mekke’de doğdu. Sonra O’nu oradan çıkardılar. Daha sonra Mekke’yi fethetti ve sonra da orada kalmaya razı olmadı.- İnsanlar deve ve davarlarla giderken siz, Allah Rasulü ile evlerinize dönmeye razı değil misiniz?  Allahım, Ensar’a, Ensar’ın çocuklarına, Ensar’ın çocuklarının çocuklarına merhamet et. Bütün insanlar bir tarafa Ensar bir tarafa gidecek olsa ben, Ensar’ın gittiği tarafa giderdim. Bu sözler üzerine Ensar, sakalları ıslanıncaya kadar ağladı. İşte bu Nebi (s.a.v.). Siyer kitapları barındırmayan bir evde hayır yoktur ve içinde hurma bulunmayan bir evin halkı açtır. Allah’ın şereflendirdiği, himaye ettiği, hüküm koyucu ve örnek kıldığı yaratılmışların Efendisi nasıl uyuyordu, insanlara nasıl muamele ediyordu araştır. Örneğin İkrime. Babası –Ebu Cehil- Rasulullah (s.a.v.)’ın en azılı düşmanlarından iken o Müslüman olmuştu. Nebi (s.a.v.) ashabını toplayıp onlara şöyle demişti: “İkrime size Müslüman olarak geldi. Babasına sövmeyin. Çünkü ölüye sövmek diriye eziyet verir, ölüye bir şey ulaşmaz.” Bu ne ahlak?!! Ve işte İbn Ebi Selül. Ölümünden önce Efendimiz (s.a.v.)’in gömleğini istedi. Münafıkların başı olduğu halde, ölüm döşeğinde Efendimiz (s.a.v.) gömleği ona bizzat giydirdi!! İşte Nebi (s.a.v.)! İbn Ebi Selül’ün oğluna olan vefasından dolayı (oğlu Müslümandı) ona şefkatli davrandı.

İnsanların Allah Rasulü’ne Cevap Vermesi Allah’a Cevap Vermesiyle Aynıdır:


Kardeşlerim; bu şerefli günü kutlamadaki düsturumuz, Nebi (s.a.v.)’in kim olduğunu bilmemiz için O’nun (s.a.v.) hayatını okumaktır.  Allah Teala Şöyle buyuruyor:

﴿ فَإِنْ لَمْ يَسْتَجِيبُوا لَكَ فَاعْلَمْ أَنَّمَا يَتَّبِعُونَ أَهْوَاءَهُمْ وَمَنْ أَضَلُّ مِمَّنْ اتَّبَعَ هَوَاهُ بِغَيْرِ هُدًى مِنْ اللَّهِ إِنَّ اللَّهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ﴾

 

[سورة القصص: 50]

 

( Eğer bu konuda sana cevap vermezlerse, bil ki onlar sadece kendi nefislerinin arzularına uymaktadırlar. Kim, Allah’tan bir yol gösterme olmaksızın kendi nefsinin arzusuna uyandan daha sapıktır. Şüphesiz Allah, zalimler toplumunu doğruya iletmez. )

 

( Kasas Suresi/50)


İnsanların Allah Rasulü (s.a.v.)’e cevap vermesi Allah Teala’ya cevap vermeleriyle aynıdır.

Mevcut Diller

Resmi Gizle